M.ARSLAN
  GAP PROJESİ
 

TORAK, HAVA ve SU

   Hayatımızın olmazsa olmazları olan su, hava ve toprak yalnızca bize değil; evrendeki bütün varlıklara kaynaklık eder. İlk insandan günümüze dek uzanan yaşam hikayemiz bu üç kahramanın varlığıyla süregelmiştir.

  İnsanoğlu başta olmakla birlikte bütün canlılar hayat kaynakları olarak havayı, suyu ve toprağı kullanmıştır. Böylesi değer taşıyan,hayat kaynağı olan unsurları ne derece aslına uygun kullanıyoruz? Bu sorunun cevabını gönül rahatlığıyla vermek olgunluğuna sahip miyiz?

    Hızla gelişen ve sanayileşen dünyamızda hak ettiğimiz güzellikleri yok etmek akıl işi midir? Kendi öz elimizle boynumuzdaki damarı kesme cesaretini gösteriyoruz. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan doğa, bunca nimetini bize sunarken bir de uyarıda bulunuyor oysa...” BENİM VARLIĞIM SENİN SAĞLIĞINDIR .”

    Doğal kaynaklar bakımından eşsiz bir güzelliğe ve zenginliğe sahip olan canım Türkiye’m!.. Bütün milletlerin gözü bu seçkin vatandadır. Her köşesi cennetten bir bölüm olan dört mevsimin tam anlamıyla yaşandığı inci, mercan Türkiye’m... Rengarenk ve desen desen ormanlarıyla, billur billur akan dereleriyle, fokur fokur kaynayan kaplıcalarıyla, çeşit çeşit ürünleri bağrında yeşerten topraklarıyla otlaklarında yayılan kuzularıyla, çeşme başlarında testisine su dolduran eminesiyle, desen desen halısıyla, ciğerlerime çektiğim temiz havasıyla kurban olduğum memleketim... Bakıyorum da bu yönlerde ne kadar da garipsin!.. Sanki geçmişi anıp da “ah” çekiyor gibisin!.. Yazık sana... Yazık bize... Yazık bu güzel vatanıma... Korkarım ki gün gelecek annemize vermek için bir gül bulamayacağız.

   Ülkemizin doğal kaynaklarından olan ormanlarımızın hem alan hem de zenginlik yönünden azalmakta olduğunu; sularımızın eksilmekte, kirlenmekte, tehlike içine düştüğü; topraklarımızın her geçen gün daha fazla erozyona uğradığı; doğal bitki örtümüzün zedelenmekte olduğu; meralarımızın git gide azalıp bereketini yitirdiği; tarım alanlarımızın yanlış uygulanan sistemler ve eksik alınan tedbirler yüzünden verimsizleştiğini bilmeyen yok. Bu gidişin sonu nereye? Cennet benzetmesi yapılan yurdumuza bu haksızlığı yapmaya ve bu sefaleti layık görmeye hangi akıl “evet” der.

    Su, toprak ve hava gibi ülkemizin doğal kaynaklarından başlıcalarının bu şekilde tehlikeye maruz kaldığını en ciddi bir şekilde bütün basın-yayın kuruluşlarına bildirmeliyiz.Kamuoyunun desteğini alıp; tedbirlerin alınması için belki yaptırım gücünü uyandırmak; insanları bilinçlendirmek gerekir. Bu oldukça fedakarlık gerektiren ve özveri isteyen bir iştir.

    Köydeki sıradan bir insan ile şehirdeki aydın aynı kafada aynı yürekte olmalı. Ancak bu yolla çözüme ulaşılır. Üniversitelerimizde, diğer meslek gruplarında, ülkesini seven her bireyde bu bilinç olmalı.Ülkemizde duyarlı insan sayısı hızla artıyor diyebiliriz. Ne var ki bu da yeterli olmamış olacak ki mahallelerimizde yeşile hasret, parklara muhtaç kaldık.

   Alman doğa bilimleri içler acısı gerçeği söyle ifade etmiş bir konferansta: “ Verimli bir memleketin doğal bitki örtüsü, havası, suyu tahrip edilirse aylarca sürecek kuraklık ve verimsizlik devreye girer. Buna tipik bir örnek olarak Türkiye’yi örnek gösterebiliriz. ” Bu yargı karşısında hüzünlenmemek mümkün mü?

   İnsanımız doğaya ve doğal kaynaklara zarar vermiş olmasına rağmen, karşılık olarak ekonomik gelişmesini sağlayamamıştır. Üstelik verdiği zarardan ötürü sel, çığ, heyelan ve daha nice felakete de ortam hazırlamıştır. Ağlasak mı gülsek mi?

    Uygar insanın gözü daima yeşillik arar. Sessiz ve sakin ortamlarda düşünceler oluşur. Medeni insan doğanın dostudur. Hiç unutmam okuduğum bir çevre dergisinde hayran kaldığım bir olayı sizinle paylaşmadan edemeyeceğim. ” II Dünya savaşı sırasında Tahran’a inen Amerikan Cumhurbaşkanı Rooswet, hava alanında kendisini karşılayan İran Şahına söylediği sözlerden biri: ” Ülkenizi niçin ağaçlandırmıyorsunuz? ”olmuş”. Bu ne güzel hassasiyet. İşte uygar insan gözü budur. Doğayı korumak, erozyonu kontrol altına almak, ağaçlandırma konusunda bilinç sahibi olmak ancak uygar bakış açısına sahip olmakla mümkündür.

    Ülkemizde ormanlık alanlardan geriye kalan çorak ve verimsiz araziler zengin fırsatçılara yok pahasına satılmamalıdır. Hızlı bir betonlaşma sürecindeyiz. Görüntü kirliliği hat safhada. Böylesi bir çaba bize hiçbir şey kazandırmaz. Fransa bir zaman aynı hataya düşmüş; fakat tez uyanmış. Biz ne zaman uyanacağız? Oksijensiz kaldığımız gün mü? O gün hiç gelmeyebilir de...

    Anadolu da yaşamanın gururunu taşıyoruz; Ancak bir türlü kıymetini bilmediğimiz bu topraklar belki de bizden bıktı usandı ne dersiniz? Başıboş bırakılan sürülerimiz, yeni filizlenen ağaçları, bitkileri, otları yiye yiye ovamız, bayırımız çırılçıplak kalmış durumda. Bugün dünya üzerinde tek canlı bulunmayan çöllerin çoğu başıboş meracılık yüzünden meydana gelmiştir.

   Uygar insan hazıra konan değildir. Doğadaki güzellikleri koruyan, zenginlikleri çoğaltan, planlı bir çalışmayla daha güzel ve daha zengin dünya oluşturan insandır. Bu doğrultuda doğal kaynakları koruyup geliştirmek, verimsiz orman ve meraları ıslah etmek; su kaynaklarını amaca uygun, yeterli ve düzenli bir şekilde kullanmak; en uygun tarım yöntemini tespit etmek; vahşi hayatı korumak ve geliştirmek genç nesilleri bilinçlendirmekle mümkündür.

   Bir toplumun huzur ve mutluluğu öncelikle yaşadığı ortama uyumuyla mümkündür. İnsan nasıl ki yaşadığı evi yakmaz, yıkmaz ve kirlendirmezse; doğayı da işte böyle korumalıdır. Tek yaşam alanımız olan dünya eğer bir gün yok olursa bilelim ki önce biz yok oluruz. Zaman durma zamanı değil çalışma, çabalama zamanıdır. Erkeğiyle, kızıyla, yaşlısıyla, genciyle hep birlikte ve daha bilinçli bir yaşama koşmalıyız. Basın-yayın bu çalışmada en önemli araç olmalıdır. Hükümetler kalıcı ve ilmi tedbirler almalı, daha samimi çevre ve temizlik politikaları geliştirmelidir. Unutmayalım ki kalıcı olan ne fertler ne de hükümetlerdir. Kalıcı ve belirleyici olan yalnız ve yalnız doğa ve onun sırlarıdır.

   Toprak ana verimli, doğa temiz, tabiat cömert, insanlar sağlıklı, gönüller ferah olsun.

 
  Bugün 2 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol